Ana içeriğe atla

TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ VE CAM TAVAN SENDROMU

           Toplumun cinsiyet esas alınarak bireye yüklemiş olduğu anlam ve bireyden beklediği tutum, davranış, inanç, rol, meslek ve benzeri hususları ifade eden toplumsal cinsiyet kavramı, yaşamlarımızın birçok alanında olduğu gibi mesleki alanlarda da karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde bu durumun çoğu zaman kadınların aleyhine olduğu bilinen bir gerçek olmakla beraber çeşitli araştırmalarca da desteklenmektedir (Mercanlıoğlu, 2009; Parlaktuna, 2010; Acuner, 2019).

Toplumsal cinsiyet kavramı bağlamında, kadınların iş yaşamında karşılaştığı olumsuzluklara baktığımızda son zamanlarda popüler bir konu olan cam tavan sendromu ile karşılaşmak mümkündür. Cam tavan, kadınlar ile üst yönetim arasında, kadın çalışanın başarısına bakılmaksızın ilerlemelerinin engellenmesini ve aynı zamanda aşılamayan engelleri nitelendirmektedir (Mızrahı & Aracı, 2010). Yüzyıllardır birçok toplum ataerkil yapıyı benimsemiş olup güç ve iktidar kavramlarını erkekler ile özdeşleştirmiştir. Bu durum ne yazık ki halen geçerliliğini koruyor olup yönetim departmanlarında genellikle erkek yöneticilerle karşılaşılmaktadır. Türkiye’de bu durum akademik personeller için de geçerliliğini korumaktadır. Erkek ve kadın akademisyenlerin bilimsel faaliyetlerde bulunma düzeyi arasında fark olmamasına rağmen 2015 yılı itibariyle 193 üniversitenin sadece 14’ünde kadın rektörler görev yapmakta, akademik personelin ortalama %43’ünü ve profesör kadrolarının yaklaşık %30’unu kadınlar oluşturmasına rağmen üniversitelerin yönetim kademelerinin yaklaşık %95’ini erkek akademisyenler kapsamaktadır (Korkmaz, 2016).   

Mızrahı ve Aracı (2010)’nın yaptığı bir araştırmaya göre kadın çalışanlara yönelik tutum yöneticinin cinsiyetine göre farklılık göstermektedir. Yani, kadın ve erkek yöneticilerin kadın çalışanı hakkındaki düşünceleri birbirinden farklı olabilmektedir. Bu durumda toplumsal cinsiyet farkındalığını hem kadın hem de erkeklerin -hem avantajlı kısmın hem de dezavantajlı kısmın-  kazanıyor olması, kadınların iş hayatındaki pozisyonlarını geliştirmek için bir faktör sayılabilir.

            Cam tavan örgütsel ve toplumsal faktörlerden kaynaklandığı gibi bireysel faktörlerden de kaynaklanabilir. Bireysel faktörler arasında özellikle çoklu rol üstlenme, cam tavan sendromu için güçlü bir sebep olarak sayılabilir. Çoklu rol üstlenme; kadının işi, evi, çocukları, özel hayatı vb. birçok durumu aynı anda idare etmeye çalışması ile ilgilidir. Bu durum yine toplumun ev işlerini yapma, çocuk bakımı ile ilgilenme gibi birçok sorumluluğu kadına atfetmesi ile ilgilidir.  

    Toplumsal cinsiyet rolleri, zaman zaman hem kadın hem de erkek için birtakım zorluklar yaratabilmektedir. Kadınlar için bu zorlukların en belirgin olgularından biri cam tavan sendromu iken erkekler için yarattığı zorluklar arasında erkeğin sürekli güçlü kalması, duyguları  belli etmemesi ve otoritesini koruması gibi beklentiler sayılabilir. Bu durumda toplumların cinsiyetler üzerindeki kalıp yargıların farkında olması ve bunların değişmesi adına harekete geçmesi daha sağlıklı ve istediği yaşamı özgürce yaşayabilen gelecek nesillere vesile olacaktır.

Miray Engin

 

 

KAYNAKÇA

·         Acuner, Ş. A. (2019). Kadın çalışanların kariyer geliştirme sürecinde karşılaştıkları sorunlar. International Journal of Economic and Administrative Studies, 23. 35-52. Doi : 10.18092

·         Korkmaz, H. (2016). Yönetimde kadın ve cam tavan sendromu. Toplumsal Cinsiyet Özel Sayısı II. 95-112.

·         Mercanlıoğlu, Ç. (2009). Cinsiyete Dayalı Eşitsizlik; Kadın Yöneticilerin İş ve Özel Hayatlarını Dengeleme Zorlukları ve Bedelleri. Uluslararası - disiplinlerarası kadın çalışmaları kongresi. 35-44. Sakarya : Sakarya Üniversitesi Basımevi.

·         Mızrahı, R. & Aracı, H. (2010). Kadın yöneticiler ve cam tavan sendromu üzerine bir araştırma. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 2 (1). 149-156.

·         Parlaktuna, İ. (2010). Türkiye’de cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılığın analizi. Ege Akademik Bakış, 10(4). 1217-1230.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süpermen'i Beklerken (Waiting for 'Superman') Film Analizi

Waiting for  Superman sadece The Flaming Lips grubunun bir şarkısı değil. Aynı zamanda Amerikan eğitim sistemine eleştirel bir perspektiften bakan, ülke içerisindeki bireylerin okuma yazma oranlarını, eyaletlere göre başarılarını ele alan belgesel niteliğinde bir film. Filmi inovatif eğitimi de düşünerek yorumlayabilmek mümkün. Akademi ödüllü filmin yönetmeni Davis Guggenheim, düşük performanslı kent okullarını ‘bırakma fabrikaları’ olarak tanımlıyor ve bu kent okullara yönelik birtakım çözüm önerileri sunuyor. Film, devlet okulu sistemi içerisinde devam eden beş öğrenciyi konu alıyor. Eğitim sistemini iyileştirme adına eğitim reformcularının sunduğu çözümler filme gerçeklilik ve yararlılık katmasının yanı sıra günümüzün ilerleyen teknolojisi de düşünüldüğünde çözüm önerilerine birkaç şey daha ekleyebiliriz,  şöyle ki : Eğitimde teknolojiyi mutlaka bir amaç etrafında verimlice kullanabilmeli ve bu amacın kesinlikle öğrenci üzerinde işlevselliği de olabilme...

7.Koğuş Film Analizi

7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE Hepimizin merakla beklediği 7. Koğuştaki Mucize nihayet geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi. Başrollerinde Aras Bulut İynemli, Deniz Baysal, Sarp Akkaya gibi isimlerin bulunduğu ve Mehmet Ada Öztekin yönetmenliğindeki filmi izlerken gözyaşlarımıza hakim olabilmek neredeyse hepimiz için imkansızdı. Henüz izleme fırsatını bulamamış okuyucularımız için de kısa özetlerle birlikte filmi karakter analizleri ve sosyal psikoloji bağlamında ele almak isteriz : Filmimiz, 7 yaşındaki kızı, Ova ile aynı zeka yaşına sahip olan Memo’nun haksızlıklarla mücadelesini, zihinsel yetersizliklerine rağmen evladı için her şeyi yapan bir baba oluşunu gözler önüne seriyor. Memo, bir gün koyunları otlatmaya çıkardığında başına hayatının dönüm noktası olabilecek bir talihsizlik gelir. Sözü geçer bir komutanın kızı oyun esnasında tehlikeli yerlere tırmanır ve Memo kıza gitmemesi için uyarılarda bulunurken, Ova ile aynı yaşlardaki küçük kız uçurumdan düşüp can verir. Bu esnada olay y...

Seyahat Üzerine Bir Röportaj

Okulumuzun kıymetli hocalarından Dr. Mustafa Otrar ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Öncelikle kendisini kısaca tanıyalım; 1971 Eskişehir (Merkez) doğumludur. İlkokulu (1982), ortaöğrenimini (1989) Eskişehir’de tamamladı. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans Programı’ndan mezun oldu (1993). Rehber Öğretmen olarak Bingöl ve İstanbul’da görev yaptı. 1995 yılında Araştırma Görevlisi olarak Marmara Üniversitesi’ne göreve başladı. 1997 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Eğitimde Psikolojik Hizmetler alanında yüksek lisansını tamamladı. Ocak 2006’da Doktora eğitimini tamamlayan Mustafa OTRAR, halen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Genel olarak seyahatin hayatınızdaki yeri, ruh halinize etkisi nedir?  Hayatımdaki yerinden...