Ana içeriğe atla

21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü

  Gerçek Dostlar Kromozom Saymaz
    Birleşmiş Milletler 10 Kasım 2011 kararı ile 21 Mart tarihini resmi Dünya Down Sendromu Günü olarak tanıdı. 21 Mart tarihinin seçimi Down sendromlu bireylerde 21.kromozomun 3 tane olmasını simgeliyor. Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21. kromozom olması nedeniyle 47 olmaktadır.Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Down sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, 35 yaş üstü hamileliklerde risk artar. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan Down sendromlu çocukların %75-80'i genç annelerin bebekleridir.  Tüm dünyada 6 milyon civarında Down sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye'de net bir veri olmamasına karşın yaklaşık 70.000 Down sendromlu kişi olduğu tahmin ediliyor. Down sendromlu bireylerin gelişimi yaşıtlarına oranla geriden gelmektedir. Ancak doğumdan itibaren düzenli ve disiplinli yapılan eğitim programlarıyla, gerçekçi ve planlı çalışmalarla bireyler yaşıtlarında birkaç sene geriden de olsa pek çok şeyi gerçekleştirebilir.


   Bireysel farklılıklar esas olmakla birlikte Down sendromlu çocuklar genelde davranışlarının sonuçlarını sorgulamadan kendi düşünceleriyle anlık hareket etme konusunda oldukça inatçı olabilirler. Sosyal yaşantıda insanlara çok yakınlık gösterirler. Hayal kırıklığına uğradıkları zaman oldukça agresif olabilirler. Bu durum genelde sosyal etkileşim gibi beceriler konusunda yeteneklerinin gelişmemiş olduğundan kaynaklanırlar. İletişim ve sosyal beceriler yoluyla sorunlarını ifade etme ve çözüm konusunda daha geri olabilirler. Sosyal geri çekilme, tekrarlı davranışlar ve anksiyeteyle ilgili davranışlar Down sendromlu çocuklardaki sosyal anlayış eksikliğinin bir göstergesidir. Bu nedenle tedavilerinde, sosyallik ve iletişim becerileri açısından özel bir ilgi ve çaba göstermek gerekir.

Farkında Mısınız?

Down Sendromu'nun bir hastalık değil genetik bir farklılık olduğunun,
Her birey gibi Down Sendromlu bireylerin de farklı zeka seviyesi, yetenek ve kişiliğe sahip  olduklarının,
Ortalama her 800 doğumda bir görüldüğünün,
Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı olmadığının,
Down sendromlu bireylerin ve ailelerinin sosyal yaşantılarında insanlardan beklentilerinin  özel davranılmak değil; bilinçli ve olağan davranılması olduğunun farkında mısınız?
Konuyla ilgili ayrıca izleyebilirsiniz: 

Elif Ece Çınar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süpermen'i Beklerken (Waiting for 'Superman') Film Analizi

Waiting for  Superman sadece The Flaming Lips grubunun bir şarkısı değil. Aynı zamanda Amerikan eğitim sistemine eleştirel bir perspektiften bakan, ülke içerisindeki bireylerin okuma yazma oranlarını, eyaletlere göre başarılarını ele alan belgesel niteliğinde bir film. Filmi inovatif eğitimi de düşünerek yorumlayabilmek mümkün. Akademi ödüllü filmin yönetmeni Davis Guggenheim, düşük performanslı kent okullarını ‘bırakma fabrikaları’ olarak tanımlıyor ve bu kent okullara yönelik birtakım çözüm önerileri sunuyor. Film, devlet okulu sistemi içerisinde devam eden beş öğrenciyi konu alıyor. Eğitim sistemini iyileştirme adına eğitim reformcularının sunduğu çözümler filme gerçeklilik ve yararlılık katmasının yanı sıra günümüzün ilerleyen teknolojisi de düşünüldüğünde çözüm önerilerine birkaç şey daha ekleyebiliriz,  şöyle ki : Eğitimde teknolojiyi mutlaka bir amaç etrafında verimlice kullanabilmeli ve bu amacın kesinlikle öğrenci üzerinde işlevselliği de olabilmeli. Teknoloji

7.Koğuş Film Analizi

7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE Hepimizin merakla beklediği 7. Koğuştaki Mucize nihayet geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi. Başrollerinde Aras Bulut İynemli, Deniz Baysal, Sarp Akkaya gibi isimlerin bulunduğu ve Mehmet Ada Öztekin yönetmenliğindeki filmi izlerken gözyaşlarımıza hakim olabilmek neredeyse hepimiz için imkansızdı. Henüz izleme fırsatını bulamamış okuyucularımız için de kısa özetlerle birlikte filmi karakter analizleri ve sosyal psikoloji bağlamında ele almak isteriz : Filmimiz, 7 yaşındaki kızı, Ova ile aynı zeka yaşına sahip olan Memo’nun haksızlıklarla mücadelesini, zihinsel yetersizliklerine rağmen evladı için her şeyi yapan bir baba oluşunu gözler önüne seriyor. Memo, bir gün koyunları otlatmaya çıkardığında başına hayatının dönüm noktası olabilecek bir talihsizlik gelir. Sözü geçer bir komutanın kızı oyun esnasında tehlikeli yerlere tırmanır ve Memo kıza gitmemesi için uyarılarda bulunurken, Ova ile aynı yaşlardaki küçük kız uçurumdan düşüp can verir. Bu esnada olay y

Seyahat Üzerine Bir Röportaj

Okulumuzun kıymetli hocalarından Dr. Mustafa Otrar ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Öncelikle kendisini kısaca tanıyalım; 1971 Eskişehir (Merkez) doğumludur. İlkokulu (1982), ortaöğrenimini (1989) Eskişehir’de tamamladı. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans Programı’ndan mezun oldu (1993). Rehber Öğretmen olarak Bingöl ve İstanbul’da görev yaptı. 1995 yılında Araştırma Görevlisi olarak Marmara Üniversitesi’ne göreve başladı. 1997 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Eğitimde Psikolojik Hizmetler alanında yüksek lisansını tamamladı. Ocak 2006’da Doktora eğitimini tamamlayan Mustafa OTRAR, halen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Genel olarak seyahatin hayatınızdaki yeri, ruh halinize etkisi nedir?  Hayatımdaki yerinden baş