Ana içeriğe atla

EVRİMSEL PSİKOLOJİ BAKIŞ AÇISINDAN İLİŞKİLER VE KISKANÇLIK

 

   Evrimsel psikoloji, insanın doğumdan itibaren evrim ile şekillendiğini savunur ve belli davranış kalıbı eğilimlerine sahip olduğunu söyler (Schultz & Schultz, 2007). Bu bakış açısına göre romantik ilişkiler, kadın ve erkeğin üremek için bir araya gelme çabasıdır. Buna bir çeşit anne-babalık yatırımı olarak da bakılabilir. Genel anlamda kadın ve erkeğin bir araya gelmeleri biyolojik sebeplere bağlı olsa da iki cinsiyetin beklentileri birbirinden farklılık gösterir.

   Kadının eş seçerken yaptığı yatırım, erkeğe göre daha büyüktür. Bir kadın partneri olacak erkeğin çocukları için kaynak sahibi, gücünü ve toplumdaki konumunu çocuklarına aktarma becerisine sahip, baskın, güvenilir, iyi para kazanma, hırslı ve mesleğinde kararlılık gibi özellikleri taşımasını bekler (Burger, 2019). Öyle ki bununla ilgili örnekleri günümüzde görmek oldukça mümkün. Halk ağzına yerleşmiş olan “zengin koca” tabiri ile kuramın bu konudaki görüşünün benzerliğini siz de fark ettiniz mi? 37 ülkede yapılan araştırmalar da kadınların çocuklarını yetiştirmek için maddi kaynakları sağlayabilecek erkekleri tercih etmesi ile sonuçlanmış ve bu görüşü doğrulamıştır.

   Kuramın erkeklere bakış açısına baktığımızda eş seçiminde kadınlara oranla daha az seçici olduklarını söyleyebiliriz. Bir erkek, partner olarak yüksek doğurganlığa sahip kadını tercih etmeye eğilimlidir. Başlangıç noktasını yüksek doğurganlık özelliği olarak belirlersek buradan sonra erkeklerin beklentileri neden sonuç ilişkisi şeklinde ilerleyecektir. Yüksek doğurganlığa sahip kadın, kendisinden daha sağlıklı ve genç olacak ve bunun getirisi de kadının  düzgün cildi, diri bedeni, parlak saçları ve dolgun dudakları gibi fiziksel çekiciliği yüksek özellikleri olacak ve sonuç olarak erkek, kadının aksine karşı cinsinin fiziksel özelliklerine daha çok dikkat edecektir. Bu özelliklerin günümüz toplumlarındaki güzellik ölçütleri ile örtüşmesi sizce bir rastlantı mıdır?

   Yapılan bir araştırmada ergenlik çağındaki delikanlıların kendilerinden yaşça biraz daha büyük kadınları tercih ettikleri görülmüştür. Çünkü kendilerinden yaşça büyük kadınlar, akran kız arkadaşlarından yani ergen genç kızlardan daha doğurgan olacaklardır. Bu araştırma ile de erkekler için yüksek doğurganlık özelliğinin ne denli önemli olduğunu söyleyebiliriz. 

 

   İlişkilere evrimsel psikolojinin bakış açısından baktığımızda, araştırma alanlarından biri de kıskançlık olarak karşımıza çıkar. Her şeyden önce, evrimci psikologlar kıskançlığı olumsuz bir duygudan çok, ilişkiyi korumaya yarayan bir içgüdü olarak değerlendirir. Kıskançlık, aldatılma ve terk edilmeye karşı bir savunma mekanizması olup çiftlerin ilişkilerini sürdürmelerini, üremelerini, çocuklarını büyütmelerini ve dolayısıyla da genlerini kopyalayarak soylarını sürdürmelerini sağlamaktadır (Madran, 2007).

   Kıskançlık iki boyutta ele alınır : duygusal kıskançlık ve cinsel kıskançlık. Kurama göre erkekler, anababasal yatırım modelinde karşımıza çıkan “babalık kuşkusu (başkasının çocuğuna babalık etme olasılığı)” dolayısıyla cinsel kıskançlığa daha duyarlıyken kadınlarda böyle bir kuşkunun söz konusu olmayışı ile beraber duygusal kıskançlığa daha duyarlıdırlar. Kadındaki duygusal kıskançlık ise eşi bir başkasına ilgi duyduğunda şimdiye kadar harcadığı zamanın, enerjinin, bağlılığın vb. boşa çıkacak olması ile ilgilidir.

   Kadın ve erkeklerdeki kıskançlığın niteliğinde farklılıklar olması konusunda “çift darbe yaklaşımı” ile de etkili bir açıklama yapılabilir. Bu yaklaşıma göre her iki cins de aslında iki tür aldatılmayı da kıskanır fakat öncülleri farklıdır. Kadın, bir başkasına aşık olan erkeğin beraberinde cinsel birlikteliği de yaşayacağını; erkek, bir kadın için cinsellik varsa mutlaka duygusal yakınlığın da olacağını düşünür. Bu anlamları yükleme ise “öğrenme” ile açıklanır. Erkeklerin cinsel yaşamlarının altında farklı mekanizmalarının yattığı, kadınlar için ise duygusal yakınlık ve şefkat olmadan cinsel birlikteliğe girmeyecekleri öğretisi ile büyümek yaklaşımın temelini oluşturmaktadır. (Madran, 2007)

   İnsan, değişen çevre ile sürekli etkileşim içinde olan biyolojik, psikososyal bir varlıktır. Çift darbe yaklaşımında da örneğini görebileceğimiz üzere insanı düşünürken biyolojik (kalıtımsal, evrimsel) ve sosyal (öğrenme, kültür) unsurları birbirinden ayrıştırmak mümkün değildir. Bu bağlamda evrimsel psikolojinin kadın-erkek ilişkileri üzerinde etkileyici ve araştırmalara dayalı yorumlamaları olsa da bu denli karmaşık bir organizmayı açıklamak için hiçbir zaman tek başına yeterli olmayacaktır.


Duane P.  & Sydney Ellen Schultz, Modern Psikoloji Tarihi. İstanbul : Kaknüs Yayınları, 2007, s.718-723.

Jerry M. Burger, Kişilik : Psikoloji Biliminin İnsan Doğasına Dair Söyledikleri. İstanbul : Kaknüs Yayınları, 2019, s. 361-364

H. Andaç Demirtaş Madran, Duygusal ve Cinsel Kıskançlık Açısından Temel Cinsiyet Farklılıkları : Evrimsel Yaklaşım ve Süregelen Tartışmalar. Ankara : Türk Psikiyatri Dergisi 19(3), 2007, s.300-309

Miray Engin


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süpermen'i Beklerken (Waiting for 'Superman') Film Analizi

Waiting for  Superman sadece The Flaming Lips grubunun bir şarkısı değil. Aynı zamanda Amerikan eğitim sistemine eleştirel bir perspektiften bakan, ülke içerisindeki bireylerin okuma yazma oranlarını, eyaletlere göre başarılarını ele alan belgesel niteliğinde bir film. Filmi inovatif eğitimi de düşünerek yorumlayabilmek mümkün. Akademi ödüllü filmin yönetmeni Davis Guggenheim, düşük performanslı kent okullarını ‘bırakma fabrikaları’ olarak tanımlıyor ve bu kent okullara yönelik birtakım çözüm önerileri sunuyor. Film, devlet okulu sistemi içerisinde devam eden beş öğrenciyi konu alıyor. Eğitim sistemini iyileştirme adına eğitim reformcularının sunduğu çözümler filme gerçeklilik ve yararlılık katmasının yanı sıra günümüzün ilerleyen teknolojisi de düşünüldüğünde çözüm önerilerine birkaç şey daha ekleyebiliriz,  şöyle ki : Eğitimde teknolojiyi mutlaka bir amaç etrafında verimlice kullanabilmeli ve bu amacın kesinlikle öğrenci üzerinde işlevselliği de olabilme...

7.Koğuş Film Analizi

7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE Hepimizin merakla beklediği 7. Koğuştaki Mucize nihayet geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi. Başrollerinde Aras Bulut İynemli, Deniz Baysal, Sarp Akkaya gibi isimlerin bulunduğu ve Mehmet Ada Öztekin yönetmenliğindeki filmi izlerken gözyaşlarımıza hakim olabilmek neredeyse hepimiz için imkansızdı. Henüz izleme fırsatını bulamamış okuyucularımız için de kısa özetlerle birlikte filmi karakter analizleri ve sosyal psikoloji bağlamında ele almak isteriz : Filmimiz, 7 yaşındaki kızı, Ova ile aynı zeka yaşına sahip olan Memo’nun haksızlıklarla mücadelesini, zihinsel yetersizliklerine rağmen evladı için her şeyi yapan bir baba oluşunu gözler önüne seriyor. Memo, bir gün koyunları otlatmaya çıkardığında başına hayatının dönüm noktası olabilecek bir talihsizlik gelir. Sözü geçer bir komutanın kızı oyun esnasında tehlikeli yerlere tırmanır ve Memo kıza gitmemesi için uyarılarda bulunurken, Ova ile aynı yaşlardaki küçük kız uçurumdan düşüp can verir. Bu esnada olay y...

Seyahat Üzerine Bir Röportaj

Okulumuzun kıymetli hocalarından Dr. Mustafa Otrar ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Öncelikle kendisini kısaca tanıyalım; 1971 Eskişehir (Merkez) doğumludur. İlkokulu (1982), ortaöğrenimini (1989) Eskişehir’de tamamladı. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans Programı’ndan mezun oldu (1993). Rehber Öğretmen olarak Bingöl ve İstanbul’da görev yaptı. 1995 yılında Araştırma Görevlisi olarak Marmara Üniversitesi’ne göreve başladı. 1997 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Eğitimde Psikolojik Hizmetler alanında yüksek lisansını tamamladı. Ocak 2006’da Doktora eğitimini tamamlayan Mustafa OTRAR, halen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Genel olarak seyahatin hayatınızdaki yeri, ruh halinize etkisi nedir?  Hayatımdaki yerinden...