Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“YETİŞKİN VE YAŞLILIK PSİKOLOJİK DANIŞMANLIĞI” ETKİNLİK ÖZETİ

      Marmara Üniversitesindeki değerli hocalarımızın bizlere düşüncelerini aktardığı, onların bilgilerinden faydalandığımız serimizin ikincisini 21 Aralık’ta Prof. Dr. Müge YÜKSEL hocamız ile gerçekleştirdik. Bu etkinliğimizin özetini, yayını kaçıranlar veya tekrar okumak isteyenler için paylaşıyoruz. Herkese iyi okumalar!   Davranış, uyum ve mental değişimler ve bireyin buna uyumuna psikolojik yaşlanma diyoruz. Biz psikolojik danışmanları asıl ilgilendiren konu da budur. Yaşlılığı hem ruh hem beden sağlığı olarak ele almalıyız. Zaman içerisinde değişen bedensel görünüm, hastalıkların ortaya çıkışıyla beraber patolojiyi de gözlemliyoruz.   Yaşlılık döneminin en belirgin psikolojik özellikleri arasında eskiye aşırı bağlı olma, yeni olay ve durumlara adapte olmada zorluk ve bencillik görülür. Yaşlılık döneminde ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıklar ise uyku bozuklukları, öğrenme ve hatırlama güçlüğü, bunama, kişilik değişkenliği, alınganlık ve depresyon olarak gösterilebilir. Birey

KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE TRAVMANIN ETKİLERİ

               “İyi ilişki, zorlamadan ve şiddetten uzak olandır.” Peki, nedir bu şiddet? Özellikle ülkemizde kadına uygulanan biçimiyle görüyor ve duyuyoruz. Şiddet türlerinden bahsederken sınırlarımızdan da bahsedeceğiz. Çünkü biz sınırlarımızı korumayı öğrendiğimizde şiddetin de farkına varabiliriz.             Fiziksel sınır, iki kolumuzu açtığımızda içine giren her şey ve her yerdir. Fiziksel şiddete baktığımızda istemediğimiz, partnerimizin fiziksel güç ve zorlanmaya dayalı olarak bize yaptığı her şeydir. Genelde erkeğin kadına güç ve otorite bazlı davranışları olarak ortaya çıkıyor. İtmesi, çekmesi, eşya fırlatması, yumruk atması hatta öldürmesine kadar gidebilir.             İlişkide şiddet kavramının tanımına baktığımızda ısrarla ve artarak devam etmesi gerektiğini görmekteyiz. Ayrıca toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı olduğunu söylemek gerekiyor. İnsan dünyaya geldiğinde biyolojik cinsiyeti vardır ama büyüdükçe toplumun cinsiyete yüklediği roller onun toplumsal cin

KANATLARIM VAR RUHUMDA ETKİNLİĞİ BİRİNCİ OTURUM ÖZETİ

FEMİNİST TERAPİ             Feminist terapiler çok kapsamlı bir konu olduğu için size yalnızca genel kapsamıyla anlatacağım. Daha detaylı öğrenmek isteyenler bana mail adresimden ulaşabilir ( seblakutsal@gmail.com ).      Feminist psikoterapileri 4 başlıkta ele alıyoruz: ·          Neden ihtiyaç duyuldu? ·          Nasıl ortaya çıktı? ·          Nedir? ·          Nasıl uygulanır? Neden ihtiyaç duyuldu?             Andrée Michel “Feminizm” adlı kitabında şöyle demiştir: “Tarafsız bilim yoktur.” Burada yalnızca kadın-erkek açısından değil; din, dil, ırk vs olarak kast ediliyor. Kadınlara çok yakın zamana kadar mesleki önyargı devam ediyordu. Çalışanlar, genelde beyaz erkeklerdi. Ruh sağlığı deneylerinde bile yalnızca beyaz erkekler yer alıyordu. Bu toplumsal cinsiyet rolleri iki cinsi de kalıba sokmaktadır.             Akademide de kadınların yer alması gecikmiştir. Bunun sebebi Darwin, Freud gibi dönemin ünlü bilim adamlarının da desteklediği “erkekler kadınlara göre

ZİHNİMİZDEKİ ENGEL: ÖN YARGI

              Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Herhangi bir kutlama günü değil, herhangi, bir yas günü değil, özel gereksinimli bireylere şefkat gösterme günü hiç değil. Bugün, aslında bir farkındalık yaratma günü. Bu yüzden birçok yerde göreceğiniz ve internetten kolayca ulaşabileceğiniz “günün tarihçesi, ortaya çıkışı” gibi bilgiler yerine bugün sizlere yetersizlikten etkilenmiş bireylere karşı en duyarlı olanımızın bile düştüğü yanlış düşünce kalıpları ve yargılardan bahsetmek istiyorum.             Öncesinde engellilik kavramının ne olduğuna, birlikte farklı bir pencereden bakalım. Dilini hiç bilmediğiniz bir ülkede olduğunuzu ve sizin dilinizi de kimsenin bilmediğini düşünün. Yapmanız gereken en ufak şeyleri bile yapamaz, bulmanız gereken hiçbir şeyi bulamaz ve kimseyle iletişime geçemezsiniz. Böyle bir durumda siz, bunları yapamayacağınız için değil, uygun koşullar bulunmadığı için işlerinizi kendi başına halledemeyecek bir konuma düşmüşsünüzdür.             İşte engel