Psikolojik anlamda iyileşmeye ihtiyaç duyduğumuzda hepimizin tercih edeceği farklı yollar vardır. Doğada vakit geçirmenin psikolojisi ise kent yaşamında oldukça uzak kaldığımız bir yol haline gelmektedir. Kent yaşamının insanı yoran taraflarını düşündüğümüzde bu yaşamda kaygının da eksik olmadığını söyleyebiliriz. Ağaçların yok edilmesi hepimizi derinden üzüyor ve onlarsız bir yaşam düşünemiyoruz bile. Son yaşanan olaylar doğada zaman geçirmenin, onlarla iç içe olmanın ve onların bizlere olan olumlu etkilerinin farkında olmamızın önemini bir kez daha hatırlattı. Bu yazıda, doğanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini, bizler için gerekliliğini ve faydasını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yalnızca bir ormanda yürüyerek, sadece doğanın, yaprakların, kuşların sesine kulak vererek rahatlayabildiğimizi, arındığımızı hissederiz. Yaşadığımız yerler, daha çok insan, araba trafikleri, binalarla dolu olsa da ait hissettiğimiz yerin doğa olduğunu orada vakit geçirince anlarız. Doğada vakit geçirince iyileştiğimizi, daha dinç ve keyifli hissettiğimizi fark ederiz. Stres ve gerginlik düzeyimizi azaltır. Depresyonda olduğumuzda kendimizi alışveriş merkezleriyle değil de doğayla buluşturursak daha hızlı iyileşme kaydettiğimiz konusunda çalışmalar da vardır.
Yaşadığımız
acıların hafiflemesi, anksiyete ve kaygı duyduğumuz her şeyden daha çabuk
arınabilmek, iç görü kazanabilmek için de doğa yardımcıdır. Bu konuda yapılmış
bir çalışma vardır. Bu çalışma, ameliyattan yeni çıkmış hastalar üzerinedir. Bu
hastaların odasının yarısı ağaç manzarası iken diğer yarısı duvardır. Ağaç
manzarasına bakan hastalar, ağrısını daha hafif hissederken, duvara bakanlar
daha yoğun hissetmişlerdir. Bu durum
aynı şekilde hastaların iyileşme sürecinde bazı farklar da ortaya koymuştur.
Yani sadece doğada bulunmak değil, doğa resminin bulunduğu bir ortamda bulunmak
bile bizleri etkiler.
Günlük
sorunların yoğunluğu, her günün birbirine benzemesi ve anlamsız bir hayat
yaşıyor gibi hissetmemiz durumunda da doğa bizlere yardımcı olur. Bir konu
hakkında fikir üretebilmek, canlı hissedebilmek, zihnimizi, anılarımızı ve
düşüncelerimizi canlandırabilmek için doğa harika bir yerdir.
Düşüncelerimizdeki kaygılardan bizleri uzaklaştırarak daha yaratıcı düşüncelere
varmamızı sağlar. Doğa, dünyaya ve diğer canlılara olan bağımızı güçlendirir. Onun
sayesinde içimizdeki dünyadan sıyrılıp geniş bir dünya görebiliriz. İnsanlara
olan bakış açımız, kötü duygularımız, kızgınlıklarımız doğanın gücü sayesinde son
bulabilir.
·
Yürüyüş yapmak, insanın hem ruhsal hem de fiziksel
sağlığı için oldukça önemli bir eylemdir. Bu eylemi olabildiğince doğada
yapabilirsek kazancımız çok daha fazla olacaktır. Bu yürüyüşler, sadece
fiziksel açıdan bağışıklık sistemimizi ve kaslarımızı güçlendirmekle kalmaz,
ruhsal anlamda da bizleri iyileştirir. Bu konuda bir iyileşme istiyorsak
doğanın gücüne güvenmeliyiz. Stanford Üniversitesi'nin yaptığı bir çalışmada,
doğal ortamda vakit geçiren, yürüyüş yapan insanların kentsel ortamda yürüyüş
bandında yürüyen insanlardan dikkat ve odaklanma konusunda daha iyi oldukları
ortaya koyulmuştur.
·
Doğada
gördüklerimizi, doğanın bize hissettirdiklerini bir günlük tutarak not edebiliriz. Bu sayede doğal güzelliklerin her
birine karşı bakış açımız, bizlere kattığı hisler kalıcılaşmış olur. Yabancı
hissettiğimiz her şeyin hayatımızın bir parçası olduğunu görebiliriz.
·
İmkanlarımız
elverdiği ölçüde doğal ortamda çalışabilir,
arkadaşlarımızla doğal ortamda vakit geçirebiliriz. İş yaşamının insan
üzerindeki yoruculuğu doğal ortama taşındığımızda daha hafifletici olabilir.
· Doğada vakit geçirmek yerine doğayı da evimize alabiliriz. Evlerimizde bulundurduğumuz bitkiler, evdeki havayı arındırarak, rahat solunum ve nefes almamıza yardımcı olurlar. Onlarla konuşur, büyümelerine daha yakından şahit oluruz. Onları bu sayede bizim bir parçamız gibi hissederiz.
Bizlerin
doğaya, doğanın da bizlere ihtiyacı vardır. Doğadaki her canlı, bizlerin
faydası ve iyileşmesi için uğraşırken bizler tarafından da korunmayı ve
sevilmeyi hak ediyorlar. Tek bir ağacın bile bir bahçedeki etkisi, pencerede
duran bir çiçeğin eve etkisi çok büyüktür. Ağaç gördüğümüz yerde hayat vardır. Hayat
olan her yerde daha çok ağaç, daha çok doğa olmalıdır. Doğanın gücü, bizim
gücümüzdür.
Berna Öztürk
Yorumlar
Yorum Gönder