Ana içeriğe atla

KANATLARIM VAR RUHUMDA ETKİNLİĞİ BİRİNCİ OTURUM ÖZETİ



FEMİNİST TERAPİ

            Feminist terapiler çok kapsamlı bir konu olduğu için size yalnızca genel kapsamıyla anlatacağım. Daha detaylı öğrenmek isteyenler bana mail adresimden ulaşabilir (seblakutsal@gmail.com ).

     Feminist psikoterapileri 4 başlıkta ele alıyoruz:

·         Neden ihtiyaç duyuldu?

·         Nasıl ortaya çıktı?

·         Nedir?

·         Nasıl uygulanır?

Neden ihtiyaç duyuldu?

            Andrée Michel “Feminizm” adlı kitabında şöyle demiştir: “Tarafsız bilim yoktur.” Burada yalnızca kadın-erkek açısından değil; din, dil, ırk vs olarak kast ediliyor. Kadınlara çok yakın zamana kadar mesleki önyargı devam ediyordu. Çalışanlar, genelde beyaz erkeklerdi. Ruh sağlığı deneylerinde bile yalnızca beyaz erkekler yer alıyordu. Bu toplumsal cinsiyet rolleri iki cinsi de kalıba sokmaktadır.

            Akademide de kadınların yer alması gecikmiştir. Bunun sebebi Darwin, Freud gibi dönemin ünlü bilim adamlarının da desteklediği “erkekler kadınlara göre entelektüel açıdan üstündür” inancıdır. Yine Kohlberg, teorisinde erkeklerin ahlaki evrelerden en fazla dördüncüye ulaşabildiğini söylemiş, kadınlar içinse en fazla üçüncü evreye ulaşabildiklerini söylemiştir. İşin garibi, teorisini oluşturan deney grubu yalnızca erkeklerden oluşmaktadır.

            Bazı terapistler bununla kalmayıp kadın hastalarıyla cinsel yakınlaşmalar yaşamış, bazıları da dünya üzerindeki bütün kadınların ev içi rollerini koşulsuzca kabul etmesi gerektiğini düşünmüştür. 1960’lı yıllar sonrası yükselen feminizm etkisiyle kadın hastalar bu yaşadıklarını ifşa etmeye başlamıştır.

Nasıl ortaya çıktı?

            1900’lerin başında “kadın psikolojisi” kavramı ortaya çıkmıştır. Karen Horney feminizmden etkilenen ilk isimlerdendir ve bu alanda makaleler yayınlamıştır.

            Psikanaliz geleneğinden gelmesine rağmen Karen Horney, psikanalizdeki ataerkil düşüncelere karşıdır. Freud’un ortaya koyduğu, kadınların erkek olma isteğini anlatan penis hasedi durumunun erkeklerde de tam tersi biçimde görüldüğünü ortaya koymuştur.

            Broverman, terapistlerin kadın ve erkek danışanlarına bakış açılarıyla ilgili bir çalışma yapmıştır. Buna göre danışmanlar, kadınları “zayıf, kibirli, kırılgan” gibi özelliklerle tanımlarken erkekleri “dayanıklı, cesur, özgüvenli” gibi sosyal olarak daha kabul gören özelliklerle tanımlamışlardır. Kadın terapistlerin de aynı düşüncelere sahip oldukları görülmüştür.

            Türkiye’de ise durum daha vahimdir. Cinsiyet ayrımcılığı hala yaygındır. Bu konuları da hala anlatma sebebim, günümüzde öğrencilerini cinsiyet ayrımcılığıyla yetiştiren ve danışanlarına toplumsal cinsiyet kalıplarına göre davranan hocaların varlığıdır.

Feminist psikoterapi nedir?

            Feminizm hareketinin sonucu olarak, erkek egemen terapiye karşı ortaya çıkmıştır. Feminist psikoterapistlere göre tüm toplumlarda cinsiyetler arası görülen güç dengesizliğinden dolayı kadınların bununla mücadele etmek için desteklenmeleri gerekmektedir. Feminist yaklaşımın 4 çalışma alanı vardır: Teori geliştirme, cinsiyet araştırmaları, kadın yaşamı üzerine araştırmalar ve feminist psikoterapiler.

            Feminist psikoterapi tek yöntemden oluşmaz. Tüm psikoterapi yöntemleri kullanılabilir (psikanaliz hariç, çünkü psikanalizdeki bazı kuram ve uygulamalar feminist terapiye uygun değildir.). Hastaları sadece bireysel değil, toplumsal bağlamda da ele alır.

Nasıl uygulanır?

            Feminist terapilerde genelde üç temel amaç vardır: Kadınların duydukları öfkeyi kaynağına yöneltmelerini sağlama, kendi ihtiyaçlarını fark etmelerini ve göz ardı etmemelerini sağlama, bağımsızlık kazanmaları yönünde güçlendirme.

            Uygulanan basamaklardan bazıları şunlardır:

·         Özfarkındalığı artırma

·         Toplumsal kısıtlamaların farkına varma

·         Bunlarla mücadele edebilme

·         Kendini ve diğer kadınları kabul etme

            Kadınların semptomları ise beş şekilde yorumlanabilir:

·         Cinsiyet rolünün doğrudan sonucu

·         Cinsiyet rolü çatışmasının sonucu

·         Kadın sosyalleşmesinin sonucu

·         Hayatta kalma yöntemleri

·         Cinsiyet rolüne aykırı davranmanın toplumdaki sonuçları

            APA kadınlar ve kız çocuklarıyla nasıl psikoterapi yapılması gerektiğini anlatan bir kılavuz yayınlamıştır. Bu kılavuzdaki maddeler büyük ölçüde feminist terapi anlayışıyla örtüşmektedir.     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süpermen'i Beklerken (Waiting for 'Superman') Film Analizi

Waiting for  Superman sadece The Flaming Lips grubunun bir şarkısı değil. Aynı zamanda Amerikan eğitim sistemine eleştirel bir perspektiften bakan, ülke içerisindeki bireylerin okuma yazma oranlarını, eyaletlere göre başarılarını ele alan belgesel niteliğinde bir film. Filmi inovatif eğitimi de düşünerek yorumlayabilmek mümkün. Akademi ödüllü filmin yönetmeni Davis Guggenheim, düşük performanslı kent okullarını ‘bırakma fabrikaları’ olarak tanımlıyor ve bu kent okullara yönelik birtakım çözüm önerileri sunuyor. Film, devlet okulu sistemi içerisinde devam eden beş öğrenciyi konu alıyor. Eğitim sistemini iyileştirme adına eğitim reformcularının sunduğu çözümler filme gerçeklilik ve yararlılık katmasının yanı sıra günümüzün ilerleyen teknolojisi de düşünüldüğünde çözüm önerilerine birkaç şey daha ekleyebiliriz,  şöyle ki : Eğitimde teknolojiyi mutlaka bir amaç etrafında verimlice kullanabilmeli ve bu amacın kesinlikle öğrenci üzerinde işlevselliği de olabilmeli. Teknoloji

7.Koğuş Film Analizi

7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE Hepimizin merakla beklediği 7. Koğuştaki Mucize nihayet geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi. Başrollerinde Aras Bulut İynemli, Deniz Baysal, Sarp Akkaya gibi isimlerin bulunduğu ve Mehmet Ada Öztekin yönetmenliğindeki filmi izlerken gözyaşlarımıza hakim olabilmek neredeyse hepimiz için imkansızdı. Henüz izleme fırsatını bulamamış okuyucularımız için de kısa özetlerle birlikte filmi karakter analizleri ve sosyal psikoloji bağlamında ele almak isteriz : Filmimiz, 7 yaşındaki kızı, Ova ile aynı zeka yaşına sahip olan Memo’nun haksızlıklarla mücadelesini, zihinsel yetersizliklerine rağmen evladı için her şeyi yapan bir baba oluşunu gözler önüne seriyor. Memo, bir gün koyunları otlatmaya çıkardığında başına hayatının dönüm noktası olabilecek bir talihsizlik gelir. Sözü geçer bir komutanın kızı oyun esnasında tehlikeli yerlere tırmanır ve Memo kıza gitmemesi için uyarılarda bulunurken, Ova ile aynı yaşlardaki küçük kız uçurumdan düşüp can verir. Bu esnada olay y

Seyahat Üzerine Bir Röportaj

Okulumuzun kıymetli hocalarından Dr. Mustafa Otrar ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Öncelikle kendisini kısaca tanıyalım; 1971 Eskişehir (Merkez) doğumludur. İlkokulu (1982), ortaöğrenimini (1989) Eskişehir’de tamamladı. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans Programı’ndan mezun oldu (1993). Rehber Öğretmen olarak Bingöl ve İstanbul’da görev yaptı. 1995 yılında Araştırma Görevlisi olarak Marmara Üniversitesi’ne göreve başladı. 1997 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Eğitimde Psikolojik Hizmetler alanında yüksek lisansını tamamladı. Ocak 2006’da Doktora eğitimini tamamlayan Mustafa OTRAR, halen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Genel olarak seyahatin hayatınızdaki yeri, ruh halinize etkisi nedir?  Hayatımdaki yerinden baş