Ana içeriğe atla

Sağlıkla Kalın


        SAĞLIKLA KALIN       

 2020’ye başladığımızdan bu yana insanlık adına iyi şeyler yaşandığını eminim hiçbirimiz söyleyemeyiz. Ardı arkası kesilmeyen kötü haberler alıyoruz. Her “Daha kötü ne olabilir ki?” dediğimizde arkasından bir başka “daha kötü” haber alıyoruz. Her zaman insanın kendi sonunu kendisinin hazırladığını savunmuşumdur. Kader inkar edilemez bir gerçek olmakla beraber her şeyin tek sebebi de olamaz. Bilinene göre dünyanın en akıllı canlısı olan insan, zor günlerden geçiyor. Evet, belki 21. Yüzyılın hızlı ve kolay ulaşılabilir nimetlerinden ötürü bir cilvesi bu. Her şey hemen elimizin altında, teknoloji almış başını gitmiş, bilim ilerlemiş. Fakat unutulan bazı şeyler var. Bu evrende veya dünyada bencil olmak için fazla kalabalık olduğumuz ve başka bir dünyamızın olmayışı…
   İnsanlık tarihinde her zaman savaşlar oldu, bu savaşların mağdurları sivil insanlar olmakla beraber doğa da oldu. Sustuk. Ormanlar yandı, oksijen kaynaklarımız yok oldu. Sustuk. Doğal yaşam alanları tahrip edildi, üstüne koca koca binalar dikildi. Sustuk. Ya hayvanlar? Bu gezegen onların da yaşam alanı olmasına rağmen kendi evlerinde kendi nesilleri tükendi. Biz yine sustuk. Çünkü çok azımıza kendimize yapılan haksızlığa karşı gelmemiz ve hakkımızı yedirmememiz öğretilirken, hemen yanı başımızdaki haksızlığa susmanın haksızlık yapmakla eşdeğer olduğu öğretildi. Bunu insan insana öğretmedi belki ama tabiat ana tam da bugünlerde öğretiyor tüm insanlığa. Kaderde 21. Yüzyılda yaşamak varmış evet, ama bu olanlarda insanın hiç mi suçu yok?


   Yeni yılın başından bu yana dünyanın gündeminden düşmeyen Koronavirüsün etkisi altına aldığı ülkeler listesine girmemizle gündelik yaşam tempomuz gittikçe düşmeye başladı, izole olmaya başladık. Doğa, susmamızın cezasını yalnızlığımızla ödetiyor. En yakınlarımıza bile sarılırken iki kere düşündüğümüz, insan içine çıkmaya çekindiğimiz bu dönemde sürekli korkutucu haberler alıyoruz. Tam da bu sıralar, düşünmek için en güzel zamanlar. Şu an içinde bulunduğumuz süreç kafamızı boşaltmak için bir tatil değil. Aksine doğanın bize düşünmek için tanıdığı belki de son süre zarfı.
İnanıyorum ki tüm bu kötülükler gezegenimizi terk ettiği zaman insanın bir diğer insanın kurdu olmadığı, bilinçli, dünyanın tüm canlılar için olduğu konusunda hem fikir ve tabiatın gücünün farkında olan toplumlar olacağız. Sağlıkla kalın.

Miray Engin 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süpermen'i Beklerken (Waiting for 'Superman') Film Analizi

Waiting for  Superman sadece The Flaming Lips grubunun bir şarkısı değil. Aynı zamanda Amerikan eğitim sistemine eleştirel bir perspektiften bakan, ülke içerisindeki bireylerin okuma yazma oranlarını, eyaletlere göre başarılarını ele alan belgesel niteliğinde bir film. Filmi inovatif eğitimi de düşünerek yorumlayabilmek mümkün. Akademi ödüllü filmin yönetmeni Davis Guggenheim, düşük performanslı kent okullarını ‘bırakma fabrikaları’ olarak tanımlıyor ve bu kent okullara yönelik birtakım çözüm önerileri sunuyor. Film, devlet okulu sistemi içerisinde devam eden beş öğrenciyi konu alıyor. Eğitim sistemini iyileştirme adına eğitim reformcularının sunduğu çözümler filme gerçeklilik ve yararlılık katmasının yanı sıra günümüzün ilerleyen teknolojisi de düşünüldüğünde çözüm önerilerine birkaç şey daha ekleyebiliriz,  şöyle ki : Eğitimde teknolojiyi mutlaka bir amaç etrafında verimlice kullanabilmeli ve bu amacın kesinlikle öğrenci üzerinde işlevselliği de olabilme...

7.Koğuş Film Analizi

7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE Hepimizin merakla beklediği 7. Koğuştaki Mucize nihayet geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi. Başrollerinde Aras Bulut İynemli, Deniz Baysal, Sarp Akkaya gibi isimlerin bulunduğu ve Mehmet Ada Öztekin yönetmenliğindeki filmi izlerken gözyaşlarımıza hakim olabilmek neredeyse hepimiz için imkansızdı. Henüz izleme fırsatını bulamamış okuyucularımız için de kısa özetlerle birlikte filmi karakter analizleri ve sosyal psikoloji bağlamında ele almak isteriz : Filmimiz, 7 yaşındaki kızı, Ova ile aynı zeka yaşına sahip olan Memo’nun haksızlıklarla mücadelesini, zihinsel yetersizliklerine rağmen evladı için her şeyi yapan bir baba oluşunu gözler önüne seriyor. Memo, bir gün koyunları otlatmaya çıkardığında başına hayatının dönüm noktası olabilecek bir talihsizlik gelir. Sözü geçer bir komutanın kızı oyun esnasında tehlikeli yerlere tırmanır ve Memo kıza gitmemesi için uyarılarda bulunurken, Ova ile aynı yaşlardaki küçük kız uçurumdan düşüp can verir. Bu esnada olay y...

Seyahat Üzerine Bir Röportaj

Okulumuzun kıymetli hocalarından Dr. Mustafa Otrar ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Öncelikle kendisini kısaca tanıyalım; 1971 Eskişehir (Merkez) doğumludur. İlkokulu (1982), ortaöğrenimini (1989) Eskişehir’de tamamladı. Aynı yıl girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Lisans Programı’ndan mezun oldu (1993). Rehber Öğretmen olarak Bingöl ve İstanbul’da görev yaptı. 1995 yılında Araştırma Görevlisi olarak Marmara Üniversitesi’ne göreve başladı. 1997 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Eğitimde Psikolojik Hizmetler alanında yüksek lisansını tamamladı. Ocak 2006’da Doktora eğitimini tamamlayan Mustafa OTRAR, halen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Genel olarak seyahatin hayatınızdaki yeri, ruh halinize etkisi nedir?  Hayatımdaki yerinden...